9 Ocak 2014 Perşembe

Bir Parça Hatıra

Sevgili Günlük,


                   Her zaman mı bir günlüğe böyle başlanır? Eğer cevabını bilemiyor veya hatırlamıyorsanız bu yazım işte tam size özel. Şimdi gidin ve yatağınızın altında,bodrumda veya eski eşyalarınızı sakladığınız kutuyu açın. Evet, evet aynı filmlerde ki gibi üstü toz tutmuş yıllardır orada açılmayı bekleyen o masum kutuyu incitmeden, değer vererek, sanki kendi çocuğunuzmuş gibi şefkat   göstererek açın ki bir zarar gelmesin, incinmesin yavrucak. İçini açtığınızda size küçüklüğünüzü başka hiçbir şeyin hatırlatmadığı o narin,masum duygular saçılı verir etrafa. İşte onları alın ve bağrınıza basın. Yıllarca gün yüzü görmemiş, daima bir kutu içinde açılmayı beklemiş anılarınıza, hatıralarınıza sarılın, kucaklayın onları. Daha sonra size en yakın, en sıcak gelen kağıdı elinize alın. Bu belki bir mektup, bir anı defteri veya yazdığınız ilk günlüktür. O eski, yıpranmış sayfa kenarlarında gezdirin parmaklarınızı, teker teker. Gerçekten hissederek. Nemli parşömen kokusunu içinize çekerek, yaşadığınız her anıyı tekrardan yaşama fırsatı bulun, kötü veya iyi. Bunların yapın ki çok geç olsa da anlayın geçmişinizin önemini. Arkanızda kalbi kırık insanlar bıraktığınızı, yaşadığınız onca çılgın, yüzde sıcak bir tebessüm bırakan hatıralarınızı. Bunlardan ibarettir anılar, günlükler, hikayeler.. Onlar olmasaydı hiçbirimiz burada, bulunduğumuz konumda ve durumda olamaz, boşlukta benliğimizi bulmaya çalışır bir halde olurduk.

1 yorum: